League of Legends’a Yeni Şampiyon “Taliyah” Geliyor!

0
156 views

2. Bölüm

2

Karla kaplı yamaçtan aşağı doğru koşmaya başladı Taliyah. Kimi yerden kayıyor, kimi yerden kasıklarına kadar kara batıp yürümeye çalışıyordu. Bir Noxus istilasından kaçıp, gördüğü ilk Ionia’lıyı kazara öldürmüş olduğuna inanmak istemiyordu.

”Bendeki bu şans ile… Kesin kutsal biriydi bu adam,” dedi kendi kendine.

Vadideki çam ağaçları karın altında kalmış, boylarının yarısı çalılıklar gibi görünüyorlardı. Mabedin yalnızca tepesi karın yüzeyinden görünüyordu. Birkaç tapınma bayrağı düğüm olmuş vadinin öteki ucunda duruyordu. Taliyah etrafı taradı ve karın içine gömdüğü adamın izlerini aradı. En son gördüğünde tapınağın saçağının altındaydı. Belki de bu onu çığdan korumuştu.

Ağaçlara doğru, çığın gittiği yönde tapınağa yaklaşırken karın içinden çıkan iki parmak gördü.

Güçlükle yalpalayarak gördüğü parmaklara doğru koştu. ”Lütfen ölmüş olma. Lütfen ölmüş olma. Lütfen…”

Dikkatlice diz çöküp elleriyle soğuk karı sağa sola eşelemeye başladı. Ortaya çıkardığı elin parmakları demir gibi güçlü görünüyordu. Uzanıp adamın bileğini kavradı ama soğuk yüzünden elleri ona itaat etmek istemiyordu. Takırdayan dişleri vücudunu titretiyor ve karın altındaki adamdan gelmesi muhtemel yaşam izlerini hissedilmez kılıyordu.

”Daha ölmediysen,” dedi Taliyah kara gömülmüş olan adama, ”bana yardım etmen gerekiyor.”

Etrafına baktı. Kimsecikler yoktu. Tek başına adama yardım etmeliydi.

Taliyah adamın parmaklarından elini çekti ve birkaç adım geri gitti. Uyuşmuş ellerini karın yüzeyine dayayıp çığdan önce vadi zemininin nasıl olduğunu hatırlamaya çalıştı. Gevşek taşlar, çakıllar. Hatırladıkları kafasında dolanmaya, sonra da somutlaşmaya başladı. Kayalar kömür grisiydi ve üzerlerinde beyaz çizikler vardı; tıpkı amcası Adnan’nın sakalları gibi.

Taliyah kafasında gördüklerine tutundu ve hatırladıklarını kar yığınının altından yukarı doğru çekti. Kar katmanı hemen önünde yükselmeye başladı ve içinden çıkan kayalık, adamı yukarı taşıdı. Birden yerinden gevşetilmiş olan kayanın tepesi titreyip kırılırken adeta bir yön bulmak için emir bekliyordu. Güvenli bir iniş için bir yol düşünürken kayayı çam ağaçlarının olduğu bölgeye yönlendiren Taliyah, dalların adamın inişini yumuşatacağını umuyordu.

Bir kurdele gibi uzanan granit şeridi yüzeye düşerken ağaçlara yetişmedi ve karın üzerine gürültülü bir pof sesiyle düştü. Ancak adamın bedenini ağaç dallarına savurmuştu ve adam karın yüzeyine hafifçe düşmüştü.

”Bu defa ölmüş olma, ne olursun,” dedi Taliyah adamın düştüğü yere doğru koşarken. Gün ışığı tepesinde sönükleşiyordu. Kara bulutlar vadiye doğru hareket ediyordu. Görünüşe göre birazdan üzerlerine biraz daha kar yağacaktı. Ağaçların ötesinde küçük bir mağaranın girişini gördü.

Ellerinin titremesine engel olmak için avuçlarına sıcak hava üfledi. Adama yaklaşıp omzuna dokunmak için uzandı. Adam acıyla homurdandı. Taliyah kolunu geri çekmeye fırsat bulamadan önünde ani bir esinti hissetti ve ışıltı gördü. Adamın kılıcının keskin ve soğuk kenarı boğazına dayanmıştı.

”Daha ölüm vakti değil,” dedi adam fısıldayarak. Sonra öksürdü ve gözleri kafatasının içine doğru yuvarlandı. Kılıcı karın içine battı ama adam kabzasını bırakmamıştı.

İlk kar tanesi Taliyah’nın soğuktan çatlamış yüzünün önünden geçti. ”Anlaşılan, sen kolay kolay ölecek biri değilsin,” dedi. ”Ama yaklaşan fırtınaya kalırsak bunun doğru olup olmadığını ilk elden öğrenmek zorunda kalacağız.”

Adamın nefesi hafiflemişti ama hâlâ hayattaydı. Taliyah koltuk altından tutup adamı küçük mağaraya doğru sürükledi.

Sert rüzgâr tekrar esmeye başlamıştı.