League of Legends’a Yeni Şampiyon “Taliyah” Geliyor!

0
167 views

6. Bölüm

6

”Demek burada saklanıyordun,” dedi kaptan. ”İçtiğin şeyin tadını çıkar çünkü bu son içkin olacak.”

Taliyah ayağa kalktı ve hemen yanında kınından çekilen çeliğin fısıltısını duydu. Öğretmenine dönüp baktı ve gözlerini muhafızlara dikmiş olduğunu gördü.

”Bu Yasuo denen adam…” dedi kaptan tükürerek. ”bir köy Bilgesinin cinayetinden suçludur. Bu suçun cezası da idamdır. Görüldüğü yerde cezası verilecektir.”

Muhafızlardan biri yaylı tüfeğini kaldırdı. Başka bir muhafız da büyük bir yaya okunu yükledi. Yay neredeyse kızın boyundaydı.

”İdam?” dedi Yasuo. ”Deneyin bakalım.”

”Durun,” diye bağırdı Taliyah. Daha kelime ağzından çıkmadan bir tetiğin çekildiğini ve bir okun fırlama sesini duydu. Ardından kaşla göz arasında hanı ani bir esinti sardı. Bu şiddetli rüzgârın kaynağı yanında duran adamdı. Birden masalardaki terk edilmiş bardaklar, çatal bıçaklar havaya uçuştu. Sonra hareket halindeki oklara ulaşıp onları havada ikiye kırdı. Okların parçaları yere düşüp çatırdadı.

Daha fazla muhafız içeri doluştu. Kılıçları çoktan çekilmişti. Taliyah’nın yerden çektiği sivri taşların her biri patlarcasına zeminden fırladı.

Yasuo, odanın içinde hapsolmuş askerlerin arasından kaydı. Etraflarında bir rüzgâr gibi esip geçen ve bir yıldırım gibi kıvrılan kılıcın darbelerini engellemek için silahlarını kaldırdılar. Çok geç kalmışlardı. Yasuo’nun kılıcı çoktan hepsini delip geçmiş ardından kırmızı bir girdap takip etmişti. Onu yakalamaya gelen bütün adamlar yere serilince Yasuo durdu. Nefesi ağır ve keskindi. Kız ile gözleri buluştu, konuşmaya başlayacaktı.

Taliyah onu uyarmak için elini kaldırdı. Tam arkasında muhafızların komutanı çıldırmış gözleri ve yamuk gülümsemesiyle yükseliyordu. Kılıcının kana bulanmış kabzasını iki eliyle tutmuştu.

”Uzak dur ondan!” derken Taliyah hanın taşlı zeminini yukarı doğru çekti. Yerden taşlar fışkırıyor komutanı yukarı taşıyordu.

Komutanın vücudu yukarı fırladığında Yasuo da doğru anı yakalayıp üç soğuk kılıç darbesi indirdi. Komutanın bedeni yere yuvarlanmıştı ve hareketsizdi.

Dışardan başka bağırışlar duyuldu. ”Gitmemiz gerek. Şimdi,” dedi Yasuo kıza bakarak. ”Yapabilirsin. Tereddüt etme.”

Taliyah onaylayarak başını salladı. Yeryüzü gürlemeye başladı; sesler duvarları ve sazdan yapılma çatıyı titretiyordu. Kız yerin altından gelen ve durmadan çoğalan güce hakim olmaya çalışıyordu. Aklında bir görüntü canlanmıştı. Annesini görüyordu. Annesi bir yandan şarkı söylüyor, bir yandan ham bir kumaşa dikişler atıyordu. Ellerinin süratli hareketleri seçilemiyor; muntazam ilmikleri sanki parmaklarının ucundan fışkırıyordu.

Bulundukları hanın zemininden fışkıran kayalar dev kavisli şeritler hâlinde akmaya başlamıştı. Taş sütunlar kıvrılarak yerin içine girip çıkan bir dalga gibi kendi kendilerini dokuyordu. Taliyah yerin yükseldiğini ve kendisini karanlık geceye doğru taşımaya başladığını hissetti. Hemen peşindeki rüzgâr da Yasuo’ydu.