Tom Clancy’s The Division İncelemesi

Toplum düştüğünde, biz yükseliriz.

6
112 views

Yıkımın Başlangıcı

Kopuş noktası, Amerikalıların satış dükkânlarına gücüm ettiği Kara Cuma gününde başlıyor. Banknotlar üzerine serpilen bir virüs tarafından iletilen bir çiçek salgını, hızla New York´u silip süpürür. “Yeşil Zahir” olarak adlandırılan hastalık yaygın bir kargaşaya neden ve Manhattan karantinaya alınır. Virüsün yayılması devam eder ve tüm dünyaya yayılır. Böyle bir ortamda hükümetin ivedilikle oluşturduğu ulusal güvenlik birimleri de ortadan bir şekilde kalkmıştır.

İşte bu gibi herhangi bir otoritenin, düzenin kalmadığı, çetelerin, cinayetlerin arttığı, isyancıların kol gezdiği ortamda, Division adlı bu gibi durumlar için savunma kuvveti olarak oluşturulmuş gizli örgütün bir üyesi olarak oyuna başlamaktayız.

tom-clancys-the-division-inceleme-1

Division’ a Hoş Geldin

Oyuna New York´un Brooklyn semtinde Division´un çaylak bir ajanı olarak gözlerimizi açıyoruz.

Daha önce de belirttiğim gibi The Division bize açık-dünya tabanlı bir harita sunuyor. Harita öyle GTA ya da SKYRIM haritaları gibi devasa değil tabi. Ancak açık-dünya oyunlarında en can sıkıcı durum olan haritanın belli bölgesine hızlı bir geçiş sırasındaki yükleme ekranı, The Division´da yok. Oyundan soğumadan istediğimiz yere gitmemizi sağlayan bir kolaylık sunulmuş durumda. Bunun için yapımcılara minnet duymak gerek.

Şunu da belirtmek gerekir ki The Division haritası, Fallout 4 haritasıyla az çok bir farkla aynı büyüklüktedir. Ancak GTA´daki gibi herhangi bir araç kullanamamaktayız. İleride gelecek DLC´lerle haritanın zenginleştirilebilecek olmasını da göz önünde bulundurabiliriz.

Tom-Clancys-The-Division inceleme 5

Oyunu önceki Tom Clancy oyunlarından farklı kulan nokta RPG türünde çıkmış olması. Hiç olmazsa bunu iddia etmesi… RPG denilen türde, bir hikâye kapsamında oyuncunun belli bir rolü üstlenmesidir. Bu türde karakterinizi yeteneğiyle oynama, yetenekler edinebilme, crafting sistemi gibi farklı rolleri oynatarak bize bir RPG havası solutuyor olsa bile RPG unsurlarını tam anlamıyla taşıdığını söyleyemeyiz. Oyunda karakterinizi detaylı olarak yapılandırabilme olanağına ya da item, crafting gibi önemli unsurların mekaniğine yer veriliyor olsa da, oyundaki özgürlük hissiyatıyla iyi bir denge kurulmuş diyebiliriz.

Artık The Division´da yapılabilecekleri, oyun mekaniklerini anlatma meselesine gelelim. Oyun TPS, yani üçüncü bakış açısıyla oynanıyor. TPS´lere karşı her zaman bir ilgim olmuştur. Çevre kontrolünü geniş bir açıyla yapabilme, karakterin hal ve hareketlerini görüp onunla bağdaşma, havadaki cıvayı suyu hissedebilme olanağını bazı oyunlar hakkıyla sunabilmektedir. Ve şuna da değinebilirim ki The Division bize New York´un o kaos sonucu tükenmiş atmosferini oldukça etkileyici bir biçimde sunuyor. Kendinizi evrene çabuk adapte etmeniz, gerçeklikten kopup mükemmel dekorlarda kaybolmanız pek uzun sürmüyor. Ayrıca karakter modellemesi ve karakterin animasyonları oldukça hassas ve göze hoş gelen bir yapıda. Siper alırken, silahı kullanırken ya da koşarken karakteriniz çok gerçekçi görünüyor. Animasyonlar o denli yumuşak ki oyunun yağ gibi aktığınız hissediyorsunuz çünkü yaptığınız her hareketler kusursuz animasyonlarla birbirine bağlanıyor. Ebetteki bu, oyun deneyimini birebir etkileyen bir şey. Ancak her şey değil.